google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Ahtapotlar & Topuklu Ayakkabılar | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoğrafıEmine Öykü GÜNER

Ahtapotlar & Topuklu Ayakkabılar


Ahtapotlar ve topuklu ayakkabılar... Biri denizlerde kendini ayırt ettiren özgün bir canlı diğeri ise statü göstergesi -en azından bir dönem.-

Ahtapotlar, 1000'den fazla vantuzu, 8 kolu, 3 kalbi, 3 santimetreye inebilen ve 9 metreye varabilen boyları ile "dünya dışı canlı" tanımının hakkını veriyor. Sahip olduğu morfolojisi ile denizde karşılaşmayı beklediğiniz en garip ve dış görünüşü farklı canlı olabilir.

Üç yüzden fazla ahtapot türü vardır. Bu farklı türler boyut, şekil, görünüş ve davranış açısından büyük çeşitlilik gösterir ve Antarktika etrafındaki okyanusun derinliklerindeki sıcak, sığ, tropik resiflere dek her türlü okyanus ortamına adapte olmuş durumdadır. Bilinen en büyük ahtapot türü bir araba büyüklüğüne ulaşabilirken en küçüğünün yetişkin hali ancak 2.5 santimetre kadardır.

Peki ya toplu ayakkabılar? Günümüzde stilettolar ve platform tip ayakkabılar genellikle kadın stili ile ilişkilendiriliyor. 15. yüzyılın sonları ile 17. yüzyılın başlarına ait kaide benzeri Chopine, üst sınıf Avrupalı kadını yükselen bir figüre dönüştürdü.

Özellikle Venedik'te popüler olan ayakkabıların topuklarının 54 cm'ye kadar çıktığı kaydedilmiş, hizmetçiler koltuk değneği olarak kullanıldığı görülmüştür. Ayakkabı ne kadar yüksekse, elbise için o kadar fazla kumaş gerekliydi. Bu da bir başka statü göstergesi sayılmıştır.

1673'te Kral Louis XIV, Fransız mahkemesine kırmızı topuklu ve kırmızı tabanlı ayakkabılar tanıtmıştır. Aslında topuklu ayakkabılar ilk başta sadece erkekler için yapılmıştır. Gene statü göstergesi. Gene diyoruz çünkü dönemin şartlarında statüyü göstermek bunu da giysilerle yapmak pek moda.

Fransızlar demişken 1789'da Fransız İhtilali ile birlikte topuklu ayakkabı modası yerini düz tabanlara bıraktı. Sadece erkekler için değil kadınlarda 19. yüzyıla kadar düz sandalet tip ayakkabılar tercih etti. evet, balolarda bile! 18. yüzyılda ise erkekler topuklu ayakkabı giymeyi tamamen bıraktı.

Topuklu ayakkabılar demişken Catherine De Medici'niye parantez açmazsak olmaz. Avrupa'da ilk yüksek topuklu ayakkabılar giyen kadın o idi. Fransız Sarayına ilk girişinde etkileyici bir izlenim bırakmak istemiş ve minyon tipli olduğu için topuklu ayakkabı giymişti. Catherine'nin topuklu giyme amacı 21. yüzyıla nasıl da ışık tutuyor.

21. Yüzyıla adım attık, o zaman günümüz kalemlerinden birinin gözünden bu meseleye bakalım, Zülfü Livaneli Konstantiniyye Oteli'nde şöyle diyor: "Bir kadın topuklarının sesinden ürkmüyor, tam tersine bununla meydan okuyan bir ritim tutturuyorsa kendine güveni tam demektir." 1000 vantuzuyla denizin derinliklerinde savrulan, her koluna çarpan su damlasından tedirgin olmadan yüzüyor. Demek ki onun da güveni tam.






70 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page