google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Edebi Eserlere Damga Vuran Güçlü Kadın Karakterler
top of page
  • Yazarın fotoğrafıAçelya Daştan

Edebi Eserlere Damga Vuran Güçlü Kadın Karakterler

Edebi eserler her ne kadar bir kurmaca etrafında şekillense de bizlerden, toplumdan beslenir ve toplumu besler. Eserlerde yer alan bazı kadın karakterler ile o denli özdeşleşiriz ki adeta onları yıllardır tanıyormuş gibi hissederiz. İçimizden biri gibi… Ben bu yazımda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vasıtasıyla edebiyat dünyasında büyük yankı uyandıran bazı güçlü kadın figürleri anmak istedim.


Bende güçlü bir tesir bırakan bir karakterden başlamak isterim: Jane Eyre. Charlotte Bronte’nin yarattığı ve kitaba da ismini veren Jane Eyre, kimsesiz ve küçücük bir çocukken güçlü ve başarılı bir kadına dönüşmesinin öyküsüyle bizi gururlandırmaktan geri durmaz. Kadınların hiçbir hakkının olmadığı bir dönemde dünyaya tek başına kafa tutan Jane Eyre zor ve kötü bir çocukluk geçirmiştir. Erkek hegemonyasına karşı gelen bu güçlü kadını, feminizmin mihenk taşlarından biri olarak kabul görenler olduğu gibi durumu sadece bir kadının tekil bağımsızlık mücadelesi olarak değerlendirenler de mevcuttur.


“Ben kuş değilim ve hiçbir ağ beni tuzağa düşüremez. Özgür iradesi olan bağımsız bir bireyim ve şu an bunu sizden ayrılmak yönünde kullanıyorum.”


Jane Austen’in Gurur ve Önyargı kitabının başkaldıran ve zeki kadın karakteri Elizabeth Bennet, zihninden geçeni anında diline vurmasıyla tanıdığımız biridir. Aklına ne gelirse sözünü esirgemeden konuşur, kimseden çekinmeden sözlerinin arkasında dimdik durur. Jane Austen, henüz 19. yüzyılın başında böylesine dik başlı, özgür düşünceli ve önyargılarını yıkmayı bilen bir kadın karakter yaratarak kendinden sonraki nesle büyük güç vermiştir. Belki de birçok genç kız Elizabeth Bennet’i kendisine model alarak büyümüştür.


“Onun gururunu ben de kolaylıkla hoş görebilirdim. Benim gururuma dokunmamış olsaydı.”


Gustave Flaubert’in kurguladığı karakter Madam Bovary ise kendisini içerisinde yaşadığı çevreden daha yukarıda gören ve hayatından memnun olmayan bir kadındır. Okuduğu kitaplardaki gibi bir hayat yaşamak ister, var olanlar ile yetinmez. Arzu nesnesi olma güdüsüyle hareket eder. Bu çatışmalardan dolayı da bu denli şiddetli depresyon yaşayan ilk kadın karakterdir.


“Benim sıkıntımdan ahlaksızca yararlanmaya kalkıyorsunuz, beyefendi! Ben acınacak durumdayım ama satılacak değilim!”



Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikayesi isimli eserinde yer alan Madam Defarge eşinin meyhanesinde örgü örüp duran bir kadın gibi görünmektedir ama gerçek bambaşkadır. Madam Defarge, aslında Fransız Devrimi’nin elebaşlarındandır. Örgü örmesi de boşuna değildir. Aslında örgüsünde işlediği motifler idam edilecek kişilerin listesinden başka bir şey değildir.


“İntikam ve hesaplaşma hep uzun sürer. Kuraldır bu.”


J. K. Rowling’in yazdığı Harry Potter serisinde, Hermione karakteri ilk başta dayanılmaz ve sinir bozucu bir şekilde her şeyi bilen kişi olarak karşımıza çıkar ama zamanla aslında Hermione’nin aptallar yüzünden kendisine hayatı zindan etmeyen, son derece zeki bir genç kadın olduğunu anlarız. Kararlılığı ve saf zekasıyla tüm seri boyunca iki arkadaşını tekrar ve tekrar kurtaran Hermione, ayrıca tüm ekibi bir arada tutan yapıştırıcı görevi de görür. Zekayı en önemli güç unsuru olarak kullanması bakımından Hermione edebiyat dünyasında kendisini çarpıcı bir konuma yerleştirmeyi başarır.

“Gerçek şu ki, bir kızın yeterince zeki olacağını düşünmüyorsunuz.”

Türk edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sına adını veren Maria Puder, insanlara karşı duyduğu güvensizliğine rağmen Raif Efendi’ye duyduğu aşkın sonuna kadar arkasında durup bu aşkı yaşamayı göze alan cesaretli bir kadındır. Bu aşk son derece dokunaklı sonlansa da yaşandığı sürece içine kapanık Raif’i hayata bağlayacak kadar güçlüdür.


“Hiçbir şeyi, kendimi erkeklere beğendirmek için öğrenmedim. Hiçbir zaman erkeklerin önünde kızarmadım ve onlardan bir iltifat beklemedim. Bu hal beni müthiş bir yalnızlığa mahkum etti...”



Halide Edip Adıvar’ın yarattığı ve Türk edebiyatının en güçlü kadın karakterlerinden biri olan Aliye vatanı uğruna aşkını, hatta canını feda etmekten çekinmez. Bir kadının var olma mücadelesi başta olmak üzere bununla birlikte bağımsızlık mücadelesi sırasında yaşananları da gözler önüne seren bir romandır Vurun Kahpeye. Eserde Aliye’nin kırılgan ve naif ruhuna rağmen ne çetin mücadeleler verdiğini okuruz.


"Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billâhi!"


Suat Derviş’in kaleminden yaratılan yüreği saf ama ağzı bozuk İstanbullu bir sokak çocuğu Fosforlu Cevriye, sokak kızı edebiyatının zihinlerde yaşayan en canlı örneğini oluşturur. Romandaki başkarakter Cevriye seks işçisidir ve sevdiği adam için sürgünden kaçan hatta onun için ölüme giden güçlü bir kadındır.


“Cevriye hayatta kendisinin başka türlü olabileceğini, başka türlü telakki edilebileceğini, bir erkeğin kendisiyle sırf en basit hayvani zevkleri tatminin dışında bir münasebet kurabileceğini hiç düşünmemişti.”


KAYNAKLAR


360 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son Çiçekler

bottom of page