google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html
top of page
Yazarın fotoğrafıNuryüce Hacer

Hayat Bilmediğinden İbarettir


Yaşadığımız her olay bizim kişisel dünyamızı oluşturur. Böylelikle her koşulda ve her yerde hayat görüşümüze, felsefemize, siyasetimize yönelik bir duruş, konuşma tarzı ve davranış sergileriz. Kişisel dünyamız: yaşadığımız olaylardan, duygularımızdan, çıkarımlarımızdan oluşan bir yaşam örüntüsü olsa da aslında bizim mizacımıza bağlı olarak edindiğimiz karakterle birlikte kişiliğimizi oluşturur. Kendimizi iç dünyamızdan ne kadar dış dünyamıza çıkartabiliyorsak yani tutumlarımızla ifade edebiliyorsak hayatımızdan aynı ölçüde doyum alabiliyoruz demektir.


Peki, oluştuğumuz kişi olarak yani başlı başına kapasitemiz içimizden gelen dürtüler çevremizle uyum halinde değilse nasıl bir yol izleriz ?


İlk önce gerçekçi bir değerlendirme ile toplumsal olarak olanakları değerlendirerek, etkileşim sağlayarak iç ve dış dengemizi bir bütün halinde hissedebiliriz. Bazen insanlık hali doğru, faydalı, gerekli ya da gerçekçi biri dışavurum sergileyemeyebiliriz. Bu durum içsel mutluluğumuz, huzurumuz ya da motivasyonumuz bizi hayatı yaşamaya dair ayakta tutabilir. Motivasyonun temel kaynağı geleceğe dair inancımızdır. Olumsuz bir ruh halinde kalmak örneğin: şüphe, kıskançlık, bencillik gibi duygular yaşıyorsak umudumuz tükenebilir. Çünkü insan hem her şeyi yapabilme halinde en güzel biçimde hem de hiçbir şeyi yapmayarak aşağı bir biçimde yaratılmıştır. Bu duruma İslam dininde ahsen-i takvim ve esfel-i safilin denir.


Biz gelelim kişisel dünyamızın yetersiz olduğu zamanlar nasıl yeni ufuklar

açabileceğimize çünkü hayatta öyle anlar var ki üstesinden gelmek istediğimiz yaşantılar, geçmişin yükleri, geleceğe dair kaygı ve beklentiler çoğu durumda yıpratıcı, yorucu ve dengemizi bozucu hislerle bizi karamsarlaştırabiliyor. Bu yüzden sadece hayata kendi çerçevemizden bakmak yerine diğer insanların yaşayışlarını, tecrübelerini, birikimlerini, potansiyellerini anlamak ve bize doğru, güvenilebilir bakış açıları katarak, yol gösterici nitelikte olduklarını kavrayabilmek içsel inancımızı dipdiri tutabilir. Ya da dünyanın aslında bizim gördüğümüz, algıladığımız gibi olmadığının farkında olmak herkesin yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken aynı zorlukları yaşadıklarını bilmek kalbimizi iyileştirici bir etki yapabilir. Aslında insanlık serüveninde kendimizi yaşarken hepimiz çeşitli çıkmazlarla sınanır ve bunlarla mücadele ederiz İslam dininin yaşamı imtihan olarak adlandırılmasındaki esas budur fakat ruhun yaşı olmadığı gibi bu hayat problemlerinin yazgısal düğümler de denilebilir. Farklı yaşlarda İnsanların karşısına çıkan aynı sorunlar olabilmektedir birimiz on beş yaşında arkadaşlık becerisi edinirken diğerimiz kırk yaşında bu beceriyi edinebiliriz. Çünkü kırk yaşındaki kişi on beş yaşında ailesinin geçimi için iş hayatına atılmış olabilir. Ya da birimiz yirmi üç yaşında aşka dair anlamlar elde ederken aldatılma, kavuşma, ayrılık, barışma gibi bir değerimiz otuz iki yaşında aşk ile karşılaşabilir. Çünkü yirmili yaşlarında kendini okumaya adamış olabilmektedir. Birimiz yirmi beş yaşında üretkenlik tecrübeleri yaşıyorken diğerimiz on sekiz yaşında iş hayatına atılmış olabilir Tüm bu sorunlar hayata dair atlatmamız gereken krizlerdir ve başarılı bir şekilde aşk, arkadaşlık, iş alanında tecrübe edinmiş bize olumlu bir etki yapar. Hepimiz içimizde insan oluşumuza dair değerler taşırız. Erdem, diğerkamlık, adillik, vefakarlık, fedakarlık bunların birkaçıdır tabiatımızda hayvani olgular da bulundururuz herkesin yaşadığı gibi yemek yemek , sevişmek, yürümek, uyumak, anda kalmak, şimdi ve burada olmak bizi hayvanlarla ortak kılan insani özelliklerdendir. Bu dünyada insaniyetimizi yaşamak ve yaşatmak istiyorsak en güzel yaratılışımıza ve en güzel işleri yapmaya dair bir çaba gerekmez mi? En güzel işler Kuranı Kerim'de Salih ameller olarak adlandırılmıştır ve hayatın ve ölümün hangimizin daha güzel işler yapacağını denemek için yaratıldığından bahsedilir Mülk suresinin ilk ayetinde.


Bütün bir bakış açımızı ne kadar geniş tutuyorsak psikolojik esneklik sağlayabiliyoruz ve böylece zorlu yaşam olaylarından fazlasıyla üstesinden gelebilmeye dair bir güç elde ediyoruzdur. Mesela, meslek sahibi olmak evlenmek çeşitli şehirleri gezmek çok da sıradan geçen bir hayatı yaşayan kişilerin üstesinden gelmek istediği durumlardır. Fakat yakınlarının ölümünü yaşayan, göç eden, depremden zarar gören, şiddete ve tecavüze uğrayan, anne ve babasız bir çocukluk geçiren kimseler için hayat bambaşka bir yüzünü göstermiş oluyor. Her bakımdan kendi güvenli hayatımıza şükrederken aklımızda tutmamız, uygulamamız gereken insani değerler zor koşulları tecrübe eden kişiler için yeni umut kaynakları doğurur. Hayatımız aynı okyanusun içinde farklı gemilerde mi yoksa aynı okyanusun içinde tek bir gemide mi geçiyor? Bu soruya cevap verebildiğimizde kardeşçe ya da kalleşçe yaşamayı tercih etmiş olabiliyoruz.


Hayat, kendimiz için oluşturduğumuz sınırların ötesinde bir yolculuktur ve kişisel dünyamıza bilmediğimiz bir dünyadan cesaret ile özgüvenle girişkenlik ile elde ettiğimiz çabamızın karşılığı olan sonuçlar bizim yaşam sınırlarımızı esnekleştirir ve oluşturur. Korkmadan bizi ayıran tüm duvarları yıkabilmemiz dileğiyle…


Sonuç olarak yaşamak dediğimiz şey, her an canlı organizma ile ruhumuzun işbirliği yaparak kat ettiği yoldur. Hayat ise kendimizin dışında olup biten her şeye karşı bir güven olabilir mi? Tabii bu durum merak duygusunu da uyandırıyor ömrümüz, yani yaşanmış bir hayat bize en güzel derslerini verir bazen tatlı bazen hüzünlü anılarla yolumuza devam ederiz.


Pişmanlık duymak, tüm benliğimizi yok yere ezen telafisiz bir üzüntüdür. Sadece geçmişten bugüne bugünden de yarına giderken en önemlisi artık pişmanlıklarımızın kaynağını anlayarak ve kendimizi bilerek aynı içsel hatayı yapmadan çevremizdeki dünya ile uyumlu güvenilir bir hayat sürmek yeniden bambaşka bir yaşam öğrencisi sunabilir bizlere çünkü artık içimizdeki uygunsuz, yanlış süreci değiştiririz. Dış dünya ile bağlantılı bir davranışı oluştururken sonrasında pişmanlık uyandıran bir özelliğimiz ise bu özelliğimizi değiştirerek mutlu ve doyumlu iyimser bir hayat yaşayabiliriz.






90 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page