google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Özgür Yeraltı Edebiyatı | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoğrafıHakan

ÖZGÜR YERALTI EDEBİYATI

YERALTI EDEBİYATI NEDİR?

Yeraltı edebiyatı kategorisinin edebiyattan ayrılma serüveni zincirleri kırması ile başlar. Bu zincirlerden bahsettiğim şey ise normal hayatta kötü olan ve bunun ile birlikte sürekli etrafımızda, arkadaşlarımızla konuşmalarımızda, çevremizde olan şeylerin bir yazınsal metne dökülmesidir. ‘Kötü’ olan şeyler diye bahsederken aslında hayatımızda var olan küfrün, uyuşturucunun, seksin hayatımızdaki yerinden bahsediyordum. İşte özgür yeraltı edebiyatı budur ve okuyucunun gözünden toz pembe gözlüğü çıkarıp gözüne sokakların tozunu atan bir edebiyattır. Boğucu bir havası vardır ve sansürden korkmadan cesurca yazılır. Yapmacık prenseslerin protez tırnaklarını değil, bir çocuğun açlıktan ölmesini anlatacak kadar gerçektir. Bu edebiyatta sokak ağzı jargon kelimeler ve küfür çok rahat kullanılır. Sebebi ise okuyucuya verilmek isteneni, yaşanılan olayın hissiyatını samimi bir dil ile verilmesidir. Misalen bana romanda bir karakterin uyuşturucu bağımlısı arkadaşına "bunu bırakmalısın sağlığına zararlı" demesi yerine yeraltı edebiyatındaki ''içme lan şu boku'' serzenişi daha samimi geliyor, daha fazla tesir ediyor. Ayrıca yeraltı edebiyatı, kara mizah gibidir. Hiç okumayan bir insanın tokatlanacağını düşünüyorum. Çünkü insanın tabularını ezen yanı sıra düşündürmeye sevk eden bir türdür.


TÜRK YERALTI EDEBİYATI ÖNCÜLERİ KİMLERDİR?

Türk yeraltı edebiyatının öncülerinden Küçük İskender’i örnek gösterebiliriz. Emrah Serbes ve Hakan Günday da bu bayrağı alıp devam etmiş isimlerdir. Emrah Serbes, ‘müptezeller’ kitabında yeraltını acının, yalnızlığın, depresifliğin en yoğun hissedildiği, en ince ayrıntısına kadar müptezellerin ve alkoliklerin hayatının anlatıldığı güzel bir kitap ortaya koymuştur. Bununla birlikte ‘her temas iz bırakır' kitabında Behzat Ç karakterinin polis olmasına rağmen aslında onun da bir insan olduğunu, psikolojik problemlerinde alkole başvurması, işi çıkmaza girdiğinde okkalı bir küfürle kendini rahatlattığını görebiliyor ve yeraltı edebiyatının sahiciliğini hissedebiliyorsunuz.


Hakeza bir diğer yazarımız Murat Menteş ise yeraltını farklı bir dil ile bizle buluşturuyor. Mizah ve vecizi yeraltı edebiyatının güneş gören kısımlarını kapayarak çok güzel kullanıyor. En beğendiğim kitaplarından biri Ruhi Mücerret. 100 yaşında bir emekli gazi düşünün ve ağzından dökülen kelimeler "Aşk zaten bir aldatma protokolüydü. Yalanlarla dolu bir havuza düşmekti. Kendini ve partnerini kandırmadan kulaç atamazdın." İşte yeraltı edebiyatında fiyakalı aşk sözcüklerine, cıvık cıvık sevişmelere yer yoktur. Murat Menteş'in bir alıntısıyla edebiyat ve yeraltı edebiyatının tanımını bitiriyorum. "Aynı şiirin kelimeleriyiz... Fakat ben sayfanın yakılmış kısmındayım."

YERALTI EDEBİYATI GENÇLERE KÖTÜ ÖRNEK OLUR MU?

Yeraltı edebiyatının gençlere kötü örnek olduğunu düşüncelere ise tam olarak karşısında duruyorum. Bunun sebebi insanlara yanlışları örnekleyerek düşündürerek göstermesidir. Yine örnekleyecek olursak bir insana cinayetin kötü olduğunu söyleyebilirsin ama cinayetten sonra o hapishanenin ortamını, kıydığı canın acısını, içtiği uyuşturucunun sadece onla devam etmediğini gerçekleriyle anlatırsan gençlerin buna özenmeyeceğini aksine buna karşı duyarlı davranacaklarını düşünüyorum. Sonuçta kimse ateşe elini bile bile sokmaz. Bu zamana kadar Yeraltı Edebiyatı okumamış arkadaşların, bir polisiye romanın son 50 sayfasını okumamış katili öğrenememiş biri olarak görüyorum. En yakın zamanda katili bulmanız ümidi ile…


166 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page