google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Benliğin Yıkımı: Aşırı Empati Sendromu | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoğrafıHatice Nur Cahan

Benliğin Yıkımı: Aşırı Empati Sendromu


“Acı duyabiliyorsan canlı, başkasının acısını duyabiliyorsan insansın.” demiş Tolstoy. Buradan yola çıkarak empatinin “iyi insan” olmanın ön koşulu olduğunu söylersek yanlış olmaz sanırım. Başkasının yerine kendini koymak, onu gerçek manada anlamak ve anladığını ifade etmek empati kurabildiğimizi gösterir. Kişilerarası bağı güçlendiren, iyi hissettiren bu harikulade duyuya hepimiz ihtiyaç duyarız. Çünkü insan en başta anlaşılmak ister. Peki ya fazlası?







Burada devreye psikoloji literatüründen “aşırı empati sendromu” tabiri giriyor. Böylesine olumlu bir duyunun aslında ne denli zorlayıcı ve olumsuz olabileceğinden bahsedeceğim. Tanı olarak kişilik bozukluğu kabul edilen bu sendromda kişi empatiyi o kadar yoğun kurar ki kendi hayatının ve isteklerinin önüne başkalarının türlü isteklerinin geçmesine izin verir. Genellikle hassas, ince düşünceli ve iyi niyetli dediğimiz insanların sahip olduğu bu aşırılıkta bir bakış, bir hareket bile aşırı empatik bireyi harekete geçirebilir. Bencilliğin kıyısından bile geçmeyen bu kişiler, fedakarlığı düstur edinirler. Kederliyken bile başkalarının dertlerini dinler, yorgunken dostunun yardımına koşar, üstüne vazife olmasa bile sırf karşısındakini kırmamak için işleri halleder. “El alem ne der?” kaygısıyla çevresinin bakışını kendi bakışı sayar, o pencereden bakar dünyaya. Tahmin edeceğiniz üzere suistimale oldukça açık olan bu kişiler kötü niyetliler tarafından kısa sürede fark edilirler ve ardından kullanılmaya başlarlar. Hep daha fazlasını yapması beklenen ve sanki görevliymiş gibi kullanılan bu kişiler istediklerinin aksine genellikle çevreleri tarafından da hak ettikleri değeri, sevgiyi görmezler.


Mecbur olmadığı halde başkalarını memnun etmek adına türlü fedakarlıklar yapan bu kişiler bir müddet sonra bu aşırılık içeren davranışlardan sonra pişmanlık duymaya başlarlar. Yorgunluğun vermiş olduğu bu pişmanlık sonrasında kendi içinde daha büyük bir sıkıntının -değişimin- fitilini ateşler.


Kimi zaman erken çocukluk anılarından kimi zaman maruz kalınan dayatmalardan kimi zaman da travmalardan kaynaklanan bu sendrom, bencilliğin tersine benliğin yıkımına sebep olabilir. Çünkü aşırı empatik kişiler bu aşırılığa değersizlik hissinden kurtulmak, sevilmek ve kabul görmek için başlamış olabilirler. Bir gün bir iç hesaplaşma sonucu "Artık bunları yapmayacağım." noktasına gelince zorlanmak kaçınılmazdır diyebiliriz. Çünkü sil baştan bir karakter ve davranış sistemi kurmak kolay değildir. Fakat hala nefes alıyorken bir şeyleri değiştirmek imkanına da sahibiz.

İşe aşırı duyarlı olmanın ve başkalarını memnun etmenin bir görev olmadığını benimsemekle başlayabiliriz. Vicdanımızın sesini birazcık kısıp, işi düşmediği zamanlarda arayıp sormayan, dertleşirken sadece kendi zehrini kusan ve yardımcı olmadığımız-olamadığımız zamanlarda düşman kesilenlerden kurtulmak için bağımızı keserek büyük bir yol kat edebiliriz. Sevginin ve kabul görmenin menfaate dayalı olmadığını, bizim de en az "öteki" kadar değerli olduğumuzu unutmamak dileğiyle...


Kaynakça


1.293 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page