google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Edebiyatın Getirdikleri | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıBegüm Gür

Edebiyatın Getirdikleri

Edebiyat bize birçok şey sunar. Fakat sunduğu gibi bizden de bir şeyler alır. Bu sebeptendir ki edebiyat tek yönlü değildir. Yazar ve okur arasında sürekli bir alışveriş vardır. Okuduğumuz şeylerde kendimizden mutlaka bir şeyler buluruz. Yazar kendi düşüncelerini değiştirip süsleyerek kaleme alır. Buna rağmen fark etmese de kendi hayatının ayak izlerini eserlerinden geçirir. Hiç tanımadığımız, bizden yıllar önce yaşamış bir yazarla aynı duyguları paylaşır benzer fikirleri savunabiliriz. Bunun sebebi nedir?

Bizden çok uzun zaman önce kaleme alınmış Shakespeare'in sonelerindeki her bir sözcük nasıl olur da bu kadar derin duygulara sebep olabilir? Yıllar önce cereyan eden duygular nasıl hala etkisini kaybetmeden aynı yoğunlukta süregelebilir? Bunu edebiyatın evrensel oluşuyla açıklayabiliriz fakat bundan da önemli bir ortak nokta şudur ki: Hepimiz insanız. Edebiyat duygularımıza hitap etmek estetik algımıza doyum sağlamaktan öte bizi ortak bir paydada birleştirir. Farklı kültürleri, farklı evlerin bacalarından tüten dumanları, her sabah ufka açılan pencerelerin arkasındaki insanları birleştirir. Ortak bir ses olur vücut bulamamış duygularımıza; öfke, yalnızlık ve özleme...


Kişi kendi hayatından izler bulduğu romanı okumaya devam eder çünkü artık o roman onun için bağ kurabileceği bir şey haline gelmiştir. Bir harita değeri taşır. Okuduklarını romandaki karakterleri kendisiyle ve hayatıyla bağdaştırır. Aynı şekilde izlediğimiz filmler de böyle değil midir? Kötücül, kıyamet, olağanüstü olay ve senaryoları konu alan filmleri bu tür bir durumun içindeyken izleyerek ''Böyle bir durumla karşılaşsam nasıl davranırım?'' sorusuna cevaplar bulmaya çalışmaz mıyız? Kendimizi aynı romandaki gibi başrolün yerine koyarak kendi korkularımızın yaşanmış bir senaryosunu izler, onları tecrübe etmeye çalışırız.

Sözgelimi çoğu film mutlu son ile biter. Amaç verilen mücadelenin sonunda bütün zorlukların ardından her şeyin eskisi gibi devam edebileceğini göstermektir. Ne yazık ki edebiyatımız bu konuda biraz farklılıklar göstermekte ve böyle bir genelleme yapamamaktayız.


Özetle kitaplar büyüleyici şeylerdir. Göründüklerinden çok daha fazla şeyi temsil ederler. Çok daha fazla yükün altına girmişlerdir; bir konuyu açıklamak, duygulara hitap etmek, fikirleri değiştirmek... Kitaplar anlamlarla yüklü ard arda sıralanmış peronlara benzerler. Her kitabın kapağını araladığınızda yeni bir yolculuğa yelken açmış olursunuz. Çıktığınız yol rahat, dinlendirici bir yol da olabilir; sizde yeni duygular uyandırırken her sayfada yeni bir bakış açısı kazandıran bir yolculuk da! Bu tamamen tercih ettiğiniz yolculuğa, kitaba bağlı.


Unutmayalım ki bazı yollar zorlu, engebeli hatta karmaşık bile gözükebilir tıpkı ilk bakışta ''Bu kitap çok kalın!'' düşüncesiyle rafa geri bıraktığımız kitaplar gibi... Fakat düşüncem şudur ki, her kitap okunmayı hak ediyor. Kısa, uzun hepsi kendi içinde size çok güzel bir deneyim yaşatıyor. Kimileri yüzlerce yıl önce yaşanılan bir taşraya götürüyor kimisi ise benzersiz ütopyalara seyahate çıkartıyor.



''Kitap okumaya, edebiyata el sürmemiş bir insanlık kaba ve ilkel dili yüzünden ürkütücü iletişim sorunları yaşayan bir sağır-dilsiz topluluğuna döner. Hiç okumayan az okuyan ya da yalnız süprüntü okuyan insan engelli bir insandır.''


Monia Vargas LLOSA

1.195 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

MEKTUP

bottom of page