google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html İyilik | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoğrafıKadir Güney

İyilik

''İçimizde bu kadar perişan hale getirilmeseydik; dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık.''

Necip Fazıl KISAKÜREK


''İnsan, masumiyetle değil, mahcubiyetle cennete girer.''

Senai DEMİRCİ


Çocuklardaki o temiz saflığı düşünün. Ne derseniz inanırlar, kötü düşünmezler, asıl doğru ve yanlışın ne olduğunu onlar daha iyi ayırt edebilirler. Sonra zamanla onlara söylenen yalanlarla, yaşadıkları kötülüklerle, ihanetlerle her insanda olduğu gibi kalpleri katılaşmaya, nasır tutmaya başlar.


Hepimizde de böyle olmamış mıdır? Yaşadıklarımız, gördüklerimiz bizi şu anda ki düşünceye, karaktere bürümemiş midir? Tanıdığınız bir çocuğu düşünün mesela 4-5 yaşlarında. Normalde yalan söylemezler ama babası, telefonda babasıyla konuşan annesinin telefonu vermek istediğinde sessizce “yok'' de. ''şimdi mutfağa gitti.” de gibi söylediği küçük yalanlar çocuğa artık normal gelmeye başlıyor. Sonrasında o baba evladına yalan söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu söylemesinin tesir etmesini bekleyebilir misiniz?


İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri zamanında çocuğun biri bal yediği zaman vücudunda yaralar çıkıyormuş, ama bir türlü bal yemeyi bırakamıyormuş. Ailesi hekimlere götürüp çare aramışlar lakin fayda görememişler. Sonunda tavsiye üzerine Hazrete gitmişler. Sorunu dinledikten sonra Ebu Hanife ailesine kırk gün sonra gelin demiş. Buna bir anlam veremese de aile dönmüşler evlerine ve kırk gün sonra tekrar gelmişler. Hazret çocukla biraz konuştuktan sonra “Bal yeme evladım.” demiş. Ailesine de “Tamam gidebilirsiniz.” demiş. Anne-baba şaşkınlıkla birbirine baksalar da çocuğu alarak düşünceli bir şekilde evlerine dönmüşler. İlerleyen günlerde görmüşler ki çocuk gerçekten bal yemeyi kesmiş, artık bal yemiyormuş.

Hem teşekkür etmek hem de merak ettikleri için tekrar Ebu Hanefi’nin huzuruna çıkmışlar ve bir cümleyle bunu nasıl başardığını sormuşlar. Hazret gülümseyerek şu cevabı vermiş “Kırk gün önce bende bal yiyordum, bal yiyen birinin başkasına bal yeme demesi etki etmezdi. Siz gittiğinizde bal yemeyi kestim, önce kendi nefsimde denedim. Kendim bunun mümkün olduğunu görünce sözüm daha tesir edici oldu.” demiş.

İnsanı kötü yapan yine insandır. Nasıl ki iyiliği insandan öğrenirse kötülüğü de öyle öğrenir. Yazının başında bahsi geçen masumiyet ve mahcubiyet biraz da bunu kast etmektedir. Kötülerde masum olabilir ama yaptığı işten dolayı mahcubiyet duyan birisi, yaptığı işin yanlışlığının farkında olup bu duyguyu hisseden birisinin kötü olma ihtimali daha düşüktür.


Demem o ki azizim, biz seyircisinin karşısında ceketini çıkartırken müsaade isteyen Neşet gibi, dünyaya kültürümüzü tanıtmak ve oranın kültürlerini bizlere göstermek için Endonezya’dan Japonya’ya gezen Barış gibi sanatçılarımızı kaybedip, yerlerine sözlerinde küfür ve argo, nağmelerinde sadece bas ve tiz bulunan şarkıcılara tercih ettiğimizde değişime uğramaya başladık aslında. İstanbul’da 12m kare ufak bir sahaf dükkanı işletiyorum, işten çıktıktan sonra dükkana geçip orda kitaplarla vakit geçiriyorum. Biraz da gelen gençleri, insanları hem analiz etmek hem de okumaya teşvik etmek amacıyla açtığım bir yer. Yoksa kitap satarak kim köşeyi dönmüş. Bu zamana kadar tanıştığım, sürekli gelen insanlara bakıyorum da aslında özümüzden bir şey kaybetmemişiz, sadece unutup uzaklaşmışız. O pırlanta gibi gençler geldikçe oturup muhabbet ettikçe aslında hazırda bekleyen müthiş bir potansiyelin yetiştiğini görüyorum. Sadece bu potansiyelin zihninin, beyninin boş şeylerle doldurulmasına müsaade etmememiz lazım.


Çocuğuna zorla kitap aldıran aileleri gördükçe keşke bizi de böyle zorlasalardı diye düşünüyorum bazen. Üzülüyorum azizim, üzülüyorum. Bazen elden bir şey gelmediğinde sadece seyretmek insanı üzüyor. Öyle zamanlarda da en güzelinin tevekkül edip sadece beklemek olduğunu tecrübe ettim. Umarım benim gibi bu dertle dertlenen dostlarım vardır ve faydalı bir şeyler yapmak için sizin içinizde azcık itilmeyi bekleyen şeye dokunabilmişimdir.

77 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page