google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Okumak ve YaÅŸamak | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıDoÄŸa Dema

Okumak ve YaÅŸamak


Bir güzel sokaklarımız vardı. Bacalarında mandalina taşıyan iki odalı evlerle çevreli sokaklarımızda çocuklar, çocuklarımız korku nedir bilmezlerdi. Gözler altınla kaplı değildi, biz nereye bakarsak, neyi görürsek, neye gülersek orası güzeldi. Tütün kurutur, susam ekerdik önceleri. İmtihan ilimden gelir, imtihanı ilim yapardı. Parmak uçlarımızda şair taşıdığımızdan mıdır bilmem, iyi bilirdik sevmeyi. Utanacak bir şey yoktu, elma ağaçlarından yanaklarımız dökülürdü. Dışımızı ateş, içimizi aşk yakardı. şimdilerde aşktan da koyu, aşktan da öte bir alev geziniyor kanamızda, üstelik ısıtmıyor bedenimizi. Rüzgâr uyusa, o uyumuyor. Zehir zıkkım ediyor günleri. Genç değiliz, yaşımız kırkı buldu. Belki bir kediyiz, bu yüzyılın vicdanına kurban gitmiş, ayakları soda şişelerinde parçalanmış, leşimizi köpeklerin bile yemeyeceği bir kediyiz belki de. Doğduğumuz evler yıkık dökük, annelerin çığlıklarıyla sıvanmış duvarları yavrularından başkası duymuyor. Yavruların kulakları kesik…


Hayata yenilmek ayıp değil. O, her savaşın galibi elbette. Kimsemiz yok. Kimsesizlerin kelimeleri, renkleri ve hatta sesleri de hayata yenik düşer mi? Hayat, sanatı da sindirir mi? Dilimizdeki küfrü kustuğumuz sokakların patlak lamlarında silinir miyiz? Gömleğimizi yırtıp sonra saçımızı okşadılar. Sivrilen öfkemizin önüne hayat dahi geçemez. Kiremitlerini söktüğümüz evler bizim evlerimiz belki de. Gölgelerimizi tanımadığımız kaldırım taşlarına karıştırdık. Bahara heves etmiş, tomurcuk salmış dalları tam ortasından kestik. Belki de biz hep okuyan, hiç düşünmeyen, durmayan aptallara çevirdik kendimizi. Böylece ne nefesimizi ne içimizi işittik. Yoksulduk, biz yoksulken bile gözyaşımız böyle tuzlu değildi.


"Okurken bir başka kimse bizim için düşünür: Biz sadece onun zihin sürecini takip etmekle yetiniriz. Nasıl ki yazmayı öğrenirken talebe öğretmen tarafından kalemle çizilmiş çizgileri takip eder, okurken de tıpkı bunun gibidir; düşünme işinin büyük bölümü zaten bizim için bitirilmiştir. Bunun içindir ki kendi düşüncelerimizle meşgul olduktan sonra elimize bir kitap almak her zaman bizi bir parça rahatlatır, fakat okurken zihnimiz aslında başka birisinin düşüncelerinin oyun alanından başka bir şey değildir ve sonunda onlar bizden ayrılır, geriye kalan nedir? Ve dolayısıyla öyle olur ki çok fazla-yani neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin, eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse, yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder. Tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi. Birçok eğitimli insanın durumu bundan pek farklı değildir: Okumak onları ahmaklaştırır."


Schopenhauer


469 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page