google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html Ehven-i Şer | Meftun.Art
top of page
  • Yazarın fotoğrafıBuket Ceylan

Ehven-i Şer


Ehven- i şer kötü olan iki şey arasındaki daha iyi olana denir. Kötünün iyisidir. Şer ise kötü olanın ta kendisidir. Kötünün iyisi bazı durumlarda iyi bir seçenek olsa da her zaman öyle değildir.


Mustafa Kemal Atatürk Sivas kongresinde Amerikan mandası olmanın mı veya İngiliz himayesine girmenin mi ehven-i şer olduğunu tartışanlara "Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür." demiş. Böyle bir durumda kötünün iyisi de kötü sayılır fakat günlük olaylarda ehven-i şer varken şerri seçmek pek doğru sayılmaz.


Hepimiz farkında olmadan çoğu zaman şerri seçiyoruz. En büyük örneği ise hak etmeyen insanlara laf anlatmaya çalışmamız. Böyle durumlarda susmak ehven-i şerri seçmektir. Bazı insanlar karşısında, haklıyken bile susmak kendimize yapacağımız bir iyilik olur. Bu durum genellikle bizi üzse bile kendimizi daha güçlü hissettirmeli.

“Haklı olmak, haklı olduğunu bilmek, bir insanı bir ordu içinde bile güçlü yapar.” demiş Ahmet Hamdi Tanpınar. Doğru söze ne hacet.


Bir kelime bazen çok şey anlatır bize. Bazen söze bile gerek kalmaz. Sessizlik de çok şey anlatabilir. 17. Yüzyılın Fransız yazarı Montesquieu bunun üzerine:

”Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını anlatır.” der.

Anlamak istemeyene veya dinlemeyene destan işlemez. Anlamak istemeyene sessizlik en büyük erdem. Böyle insanlara fazla dil dökmemek gerekiyor bence.

”Görmezden gelin, ses etmeyin, cevap vermeyin. Sessizlik herkesi mahveder.” diye bir sözü var Charles Darwin'in. Gerçekten hayatınızda olması gereken insanlar için bazen bir gözyaşı, bir bakış saatlerce kurulacak cümlelerin kalp atışına dönüşür. Bir hatıra binlerce kelimeye hayat verir. Öyle insanlar sizi anladıkları vakit gönlünüzü almak için uğraş verirler.

Bunlar hayattaki hakikatlerdir. Hakikatte öyle her isteyenin karşısına çıkmaz. Bakmayı bilene bir armağandır. Önemli olan ise bu armağanı nasıl kullanacağını bilmek. Böyle namütenahi bir armağan olan hakikati bilip sessiz kalmak olmaz. Evvela nerede konuşup nerede susacağını iyi bilmek gerekiyor.

Fars şairi olan Sadi-i Şirazi der ki: “İnsan ruhunu iki şey karartır. Konuşulacak yerde susmak ve susulacak yerde konuşmak.” Bahsettiğim hakikati bilmek budur.

Sonrasında bu hakikatleri hakikaten değen birine söylediğinden emin olmak lazım. Zeyrek bir insansan ve bunları yapabiliyorsan ruhuna müteşekkir olmalısın. Haddizatında hakikati bilmeyen, dinlemeyen insana ne sessizlik ne de sözler yararlı olur. Böyle bir durumda sessizlik her insan için ehven-i şerdir.

Şer olanı seçtiğimiz vakit, kendimiz yerine karşımızdaki laf anlamayanı yetiştirmeye çalışmış oluruz. Hatta Montesguieu tam olarak aynı noktaya değinen bir cümle kurmuş zamanında “Laf yetiştirmekten, kendini yetiştirmeyi unutmuş insanlar var...” Bu sınıfın içine dahil olmaktansa konuşmamak erdem kalır.


KAYNAKÇA;

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page