google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html
top of page
Yazarın fotoğrafıHamza Akarsu

Toplumcu Gerçekçiliğin "Ana"sı

Asıl ismi Aleksey Maksimoviç Peşkov olan yazarımız daha sonra hayatındaki zorluklar ve acılardan ötürü "Acı" anlamına gelen "Gorki" lakabını alır. İntihara kalkışır, aylak bir şekilde bütün Rusya'yı dolaşır. Türlü işlerde çalışır ve çareyi yazmakta bulur. Halkın böğründen kopup gelen bir isimdir Maksim Gorki.

Öncelikle şuna değinmeliyiz; Maksim Gorki, herhangi bir eğitim görmemiştir, okula gitmemiştir. Buna rağmen dili çok akıcı ve bir o kadar temizdir.

Gorki, "Ana" adlı eserini 1906 yılında Amerika sürgününde yazmıştır. Kitaptaki "Ana" karakteri bir isim değildir. Hayatı boyunca türlü eziyetler çekmiş bir annedir. Bu annemizin bir de oğlu Pavel vardır. Kitaptaki olayların büyük bir bölümü Pavel ve annesi etrafında şekillenir. Romanın ilk kısımlarında Pavel' i yaramaz ve hoyrat bir insan olarak görüyoruz. Fakat zaman geçtikçe Pavel, değişiyor ve kitaplarla tanışıyor.


Küçük bir arkadaş çevresi ediniyor Pavel ve onlarla birlikte yasaklanmış kitaplar okumaya başlıyor. Annemiz ise haliyle telaşlanıyor ve korkuyor. Pavel ve arkadaşları haftalarca, aylarca devam ediyorlar bu duruma. Bir evde toplanıp geceler boyu yasak kitaplar okuyorlar. Sistemin yasaklamış olduğu, sisteme karşı olan kitaplar. Belli bir süre sonra annesi, oğlunun iyi bir işe öncülük ettiğini anlıyor ve onunla birlikte dönüşü olmayan bir yola giriyor. Büyük bir fedakarlık yapıyor "Ana" ve yoldaşları ile birlikte her türlü etkinliğin içinde yer alıyor. Hem Pavel'in arkadaşlarına annelik yapıyor hem de bu başkaldırıya öncülük ediyor.


Pavel, annesi, ve yoldaşlar hepsi bir olup dönemin Çarlık Rusya’ sına karşı başkaldırıyor. İşçinin, ezilenin, sistem karşısında çaresiz bırakılan ve sömürülen insanların yanında yer alıyor Pavel, annesi ve yoldaşları...


Her ne kadar kitaptan bağımsız olsa da küçük bir dipnot eklemek isterim. Yazdıkları itibarıyla Maksim Gorki, yaşadığı zaman ve sonrası için tehlikeli bir yazar olarak kabul edilir. Bizim edebiyatımızda da bu etkiler görülmüştür. Orhan Kemal ve Nazım Hikmet gibi yazarlarımız Maksim Gorki' nin kitaplarını okudukları ve bulundurdukları için hapis yatmışlardır.



"Yasak kitaplar okuyorum ben anacığım. Bizlerin, işçi yaşamımızla ilgili gerçekleri yazdıkları için okunmaları yasaklanan kitapları okuyorum. Gizli basıyorlar onları ve bu kitapları ben de bulurlarsa, hapse, gerçekleri öğrenmek istediğim için hapse atarlar beni."



Sanat ve Edebiyat alanlarında siyasi görüşlere bağlı kalınmadan okumalar yapılması gerektiğini savunuyor ve sizin de bu çizgide olmanızı temenni ediyorum. Bu ve buna benzer farklı görüşteki kitaplar hiç şüphesiz size daha geniş bakış açıları kazandıracaktır. Şimdiden keyifli okumalar dilerim :)


Kaynakça:



123 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page